Sosyal Medyadaki Dezenformasyon Ayrımcılığa Neden Oluyor
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nezih Orhon, sosyal medyada göçmenlerle ilgili dezenformasyon yapıldığını belirterek, "Göçmenler hep yük olarak görülüyor. Bu tarif edilme biçimi, düşmanlığa, kötülüğe ve nefrete dönüşmeye başlıyor. Ön yargılar, olumsuz duygular besleniyor, kaygı ve korkuyla yaşayan bir toplum oluşuyor." dedi.
Göçmenlere ilişkin taraf oluşturan tartışmalar yerine diyalog aranması gerektiğine dikkati çeken Orhon, şöyle devam etti:
"İnsanlar belirli gruplar veya kişiler yüzünden ekonomik, kültürel, sosyal tehdit altında olduğunu düşünüyor. Mahallelerinin, kültürlerinin elinden alındığını düşünerek göçmenleri güvenlik tehdidi olarak görüyorlar. Tehditler bir süre sonra yorgunluk, kaygı ve korku üretiyor. Maalesef bu korku ve kaygı bulaşıcı. Benim yaşadığım kaygı yarın bir başkasına bulaşıyor ve gün geçtikçe konunun öznesi olan kişilere karşı daha büyük ötekileştirmeler başlıyor."
Orhon, ötekileştirmeler nedeniyle göçmenlerle diyalog kurulamadığını ve toplumda kutuplaşma yaşandığını kaydederek, "Ben ve sen, biz ve onlar şeklinde kutuplaşmalar görüyoruz. Belki ortaklıklar ve karşılıklı uyumu sağlayabileceğimiz noktalarda bile sürekli uzaklaşmaya, ötekileştirmeye çalışıyoruz. Maalesef sonunda ayrımcılığı ve damgalamayı ürettiğimiz bir noktaya geliyoruz." diye konuştu.
Teknolojinin artık dezenformasyon üretmek için kullanıldığını aktaran Orhon, "Bir süre sonra kişi, kitleye uyum göstermeye başlıyor. 'Bu kadar kişi bunu söylüyorsa doğrudur' diyor. Artık küçük bot hesaplarla yönlendirilen bir gruptan, durumun farkında olmayan sosyal ağlara giriyor ve dezenformasyon oluşuyor. Bu sebeple botların farkında olmamız gerek." şeklinde konuştu.
Orhon, sürekli negatif çerçevelemelerle ele alınan ve olumsuz sıfatlarla yargılanan göçmenlerin, toplumdan daha da uzaklaştığına işaret ederek, bu tür damgalamaların toplumda daha büyük ayrımcılığa ve kopuşlara neden olduğunun altını çizdi.
Sosyal medyada paylaşılan görsellerin dikkatle ele alınması gerektiğine değinen Orhon, metinlerden çok görsellerin ve videoların kitleleri harekete geçirdiğini söyledi.
Orhon, dezenformasyon ve türevleri sebebiyle göçmenlerin uyum sağlayamayan, topluma sosyal ve ekonomik yük olan, mesafeli durulması gereken kişiler olarak görüldüğünü dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Sonuçta göçmenler hep yük olarak görülüyor. Bu tarif edilme biçimi, düşmanlığa, kötülüğe ve nefrete dönüşmeye başlıyor. Göçmenlere ilişkin kalıp tanımlamalara, karalamalara yer veriliyor. Ön yargılar, olumsuz hassasiyetler besleniyor, kaygı ve korkuyla yaşayan bir toplum oluşuyor. Biz bu insanların yüzlerini görmüyoruz, seslerini duymuyoruz, röportajlarını okumuyoruz. Birbirine güvenebilmek için en azından onun öyküsünü anlamaya çalışmalıyız. En önemlisi bütün bunları yaparken güvenilir kaynaklardan haberleri okumalıyız."
"Bazen bir kameranın açısı bile konuya bakışınızı değiştirebiliyor"
Dezenformasyona konu olan insan hareketlilikleri ve göç kavramının nedeninin anlaşılması gerektiğini bildiren Orhon, şu değerlendirmede bulundu:
"Göç eden tüm insanları aynı görüyoruz. Futbol maçı izler gibi durumları skora indirgiyoruz. Bu gruplar şöyle işler yapmışlar gibi ifadeleri tercih ediyoruz. Halbuki insanla ilgili konular bir skor veya sayı meselesi değil. Bu sayıların yerine öncelikli olarak düşünmemiz gereken şey, onların yüzlerinin, seslerinin, öykülerinin olduğu. Bazen bir kameranın açısı bile konuya bakışınızı, onu algılayış biçiminizi 180 derece değiştirebiliyor."
Orhon, dezenformasyonun, kasıtlı olarak zarar verme amacıyla oluşturulan yanlış içerikler anlamına geldiğini, yine yanlış içeriği tanımlayan mezenformasyon da yayan kişinin, bilginin yanlış ve yanıltıcı olduğunun farkında olmadığını ifade etti.
Doğru bilginin zarar verme amacıyla paylaşılmasını ifade eden malenformasyon ise bu kavramların "en tehlikelisi" olduğunun altını çizen Orhon, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bilerek yanlış üretilmiş, inşa edilmiş, dönüştürülmüş içerikten bahsediyoruz. Böyle bir içerik veya videolar üretilerek kişiye zarar vermek isteniyor. Bu durum bir lidere, yerel yöneticiye, sivil toplum kuruluşuna veya göçmenler gibi bir sosyal gruba zarar vermek olabilir. İletişim düzensizliği, yığılması ve karmaşıklığı içerisinde hassasiyet gösterilmesi gereken konularda dezenformasyonla, malenformasyonla ve mezenformasyonla mücadele etmenin yollarını bulmak zorundayız."